Hüseyin Hüsnü Bey ve Fatma Dilruh Hanım'ın oğlu olan Muhsin Ertuğrul, tiyatro ve sinemada büyük izler bırakmış bir sanatçı olarak Türk sahne sanatlarına katkıda bulundu. Doğum yeri olarak İstanbul'u seçen sanatçı, geleneksel gösterilerle çocukluk yıllarından itibaren tiyatroya olan tutkusunu keşfetti.
Ertuğrul, ilk profesyonel sahne deneyimini Tepebaşı Tiyatrosunda yaşadı ve ünlü yönetmen Burhanettin Tepsi'nin dikkatini çekerek önemli rollerde yer aldı. Shakespeare'in Othello ve Türkiye'de ilk kez sahnelenen Hamlet oyunlarında da performans sergileyen sanatçı, Avrupa'ya gitmesi gerektiğini söyleyen Vahram Papasyan sayesinde Paris'e gitti.
Fransa'da eğitim alan ve farklı tiyatro topluluklarıyla çalışma fırsatı bulan Ertuğrul, kendi topluluğunu kurarak Türkiye'ye döndü ve Darülbedayi Tiyatrosunun kuruluşuna öncülük etti. Aynı dönemde film endüstrisine de adım atan sanatçı, pek çok filmde rol aldı ve yönetmenlik yaptı.
SOVYETLER BİRLİĞİ VE AMERİKA MACERALARI
1925-1927'de Sovyetler Birliği'nde çalışan Ertuğrul, Nazım Hikmet aracılığıyla pek çok tanınmış isimle bir araya geldi ve filmler çekti. Moskova'da tiyatro ustalarının yanında eğitim alan sanatçı, Amerika Seyahati ile sinema üzerine daha fazla araştırma yapma fırsatını yakaladı.
Darülbedayi'nin sanat yönetmenliği görevini üstlenen Ertuğrul, Türkiye'nin ikinci büyük yapım şirketi İpek Film'in kurucusu olarak da adını duyurdu. Ankara Postası gibi yapımlarla büyük beğeni toplayan sanatçı, Türk sinemasına renk kattığı eserlerle tanındı.
Tiyatro Meslek Okulu'nun kurucularından biri olan Ertuğrul, uzun yıllar Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünü üstlendi ve pek çok başarılı oyun sahneledi. Kendi adını taşıyan müzikal operaların librettolarını yazan ve yöneten sanatçı, Türk tiyatrosunda çağdaş anlamda birçok yeniliği hayata geçirdi.
İstanbul Şehir Tiyatrosunda başyönetmenlik yapan Ertuğrul, Türk tiyatrosunu farklı illere taşıyarak geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Onurlandırıcı ödüllerle taltif edilen sanatçının yaşamında her zaman tiyatro ve sinemanın ayrı bir yeri oldu.
VASİYETİ VE SON ANI
Muhsin Ertuğrul'un vefatından önceki dönemde yazdığı mektupta belirttiği vasiyetleri doğrultusunda cenaze töreninin sade olmasını istemesi tiyatro dünyasında derin izler bıraktı. Yaşamının son döneminde üniversiteler tarafından verilen fahrilik payesiyle onurlandırılması, sanat yaşamındaki başarılarına vurgu yapmıştır.
Sanatçının eşi ile kurdukları derginin yanı sıra konservatuvarlarda dersler vermesi ve yeni nesil sanatçılara yol göstermesi de unutulmaz anlar arasında yer almaktadır. Türk sinemasına önemli eserler kazandırarak kalıcı izler bırakan Muhsin Ertuğrul'un ardında bıraktığı miras hala canlılığını korumaktadır.
